28 Ekim 2010 Perşembe

amerikan bağımsız sineması üzerine kısa kısa

Dünyanın neresinde olursa olsun ortalama bir sinema seyircisine sinemanın anavatanını sorsak alacağımız yanıt büyük ölçüde Amerika,sinemanın Amerika’daki merkezini soracak olduğumuzda da yanıt Hollywood olacaktır.Bunlar, günümüz koşullarında değerlendirecek olduğumuzda “üretilen film ve çalışan sinema emekçisi açısından” doğru yaklaşımlar olacaktır.Fakat aslında tarihsel bir hata da var.Sinema ,Amerika’da değil ,Fransa’da doğmuş bir sanattır.Hollywood konusuna gelirsek;yalnızca ABD’nin değil dünyadaki sinemanın belirleyicisi konumunda Hollywood ve onun estetiği vardır.Ancak bir farkla. Amerika’da üretilen filmlerin tamamı Hollywood koşulları ve estetiği içinde üretilmiş filmler olmayıp,hatırı sayılacak kadar bağımsız yönetmen ve bunların destekçileri sayesinde yıllardan beri süregelen bir “bağımsız sinema” geleneği ABD’de varlığını sürdürmektedir.Bu yüzden ABD menşeili filmleri topyekün “Hollywood” filmi diye değerlendirmek büyük yanılgı olacaktır.

Bağımsız sinemanın ortaya çıkışındaki koşullara baktığımızda aslında bağımsız yönetmenlerin içlerinde taşıdıkları “sanat” kaygısını görmekteyiz.Hollywood sinema endüstrisinin yönetmene ,senariste ve diğer çalışanlara özgür çalışma olanağı sunmadığı ve yapımcının ticari kaygısının birinci planda tutulduğu bir ortamda hangi sanattan bahsedilebilir ki.?Avrupa sinemasında ön planda olan sanat kaygısının Amerikalı bağımsız yönetmenlerde de belirleyici olduğunu görmekteyiz.
Amerikan Bağımsız Sineması , ticari kaygıdan uzak yapısıyla Amerika’da Hollywood’a alternatif bir anlayışı da yaratmış oldu böylelikle.Aslında bu özel bir çaba ve örgütlü bir çalışmanın sonucunda gerçekleşmedi.Adı üzerinde bağımsız sinema.Her filmi çeken ekip birbirinden bağımsızdı sonuçta.Yönetmeni ,yapımcısı ve diğer çalışanları hepsi bir filmin yaratım sürecine doğrudan katkı yaparak bir iş ortaya koyuyorlar.Yeri geldiğinde oyuncu,yönetmen cebindeki parasını filme yatırabiliyor.Filmden kazanılan paralar ise yeni projelerin üretimine yatırılıyordu.Fakat her ne kadar örgütlü bir çalışmanın ürünü olmasa da, Amerikan Bağımsız Sineması Hollywood’un kalıplaşmış yapısına karşı belli bir tepkiyi içeriyordu.
Bağımsız sinema günümüze gelene kadar belli değişimler geçirse de özünde yine aynı özellikleri taşımaya çalışmaktadır.Bağımsız sinemanın Hollywood karşısında varlığını sürdürebilmesinin önemli bir nedeni düşük bütçelerle çok iyi işlerin çıkarılabildiğini göstermesi olmuştur.Ayrıca üretilen filmlere baktığımızda esas olarak Amerikan Bağımsız Sinemasına eşdeğer konumdaki sinema Avrupa Sinemasıdır.Bu iki anlayışta da estetik kaygıların benzeşmesi göze çarpmaktadır.Buna rağmen büyük farklılıklar da yok değil.Sonuçta konular dertler ortak da olsa bir konunun farklı kültürlerde farklı şekilde işlenmesinden doğal bir şey olamaz.Farz-ı misal Fransız ya da Türk bir yönetmen bir bireyin sistem içerisinde yabancılaşmasını farklı farklı kodlarla anlatacaktır.Amerikalı bir yönetmen ise bir Amerikalı bireyin yabancılaşmasını bambaşka bir şekilde aktaracaktır.Kaldı ki bir de bunun yanına yönetmenin kendi özgün anlatı yapısı işin içine girecek ve yönetmenin kendi “kimliği” filme yansıyacaktır.

Son yıllarda bağımsız yapım şirketlerinin bazıları ekonomik nedenlerden dolayı büyük ölçekli yapım şirketlerine satıldı.Bu durum Amerikan Bağımsız Sinemasının artık eskisi gibi “bağımsız” olmadığı yönünde bir göstergedir.Üretilen filmlerin kalitesindeki değişim de gözlerden kaçmıyor. Şahsi kanaatime göre; bir sanatçının en önemli varlığı yaratıcılığıdır.Yani sanatçının ürettiği eserlerdeki özgünlüktür sanatı sanat yapan.Dışarıdan yapılan müdahaleler sanatı hep geriye götüren,hatta yok olmaya iten etkenler olmuştur.Hollywood endüstrisi ,eğlendirme amacıyla insanları salonlara çekerken temel amaç yüksek gişe başarısıyla yüksek gelir elde etmektir.Kapitalizmin ruhuna uyan bu yapı sanat ve sanatçı düşmanıdır bence.Hemen belirteyim ki Hollywood estetiği içinde üretilmiş kıymetli eserler de bulunmaktadır.Ama genel yapı maalesef yukarıda bahsettiğim şekilde.Bağımsız sinemacıların Hollywood karşısında ne zamana kadar ayakta kalabilecekleri ise çok net değil.Amerika’nın önde gelen bağımsız yönetmelerinden Jim Jarmush ,Coen kardeşler,David Lynch,Brain De Palma,Daren Aronofsky, gibi isimler ürettikleri başarılı filmlerle bağımsız sinemanın örneklerini sunmaya devam ediyorlar.Hem de öyle büyük prodüksiyonlara ihtiyaç duymadan.Sinema sanatına önemli yapıtlar kazandırmış bu bağımsız oluşumun asla yok olmamasını temenni ediyorum.

bu yazı daha önce http://www.restoraturk.com adlı internet sitesinde yayımlanmıştır

2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder