26 Ekim 2010 Salı

kaç para kaç (trajedik bir eleştiri)


Trajedi türüne ait filmde ana karakter Selim adında gömlek satan bir esnaftır.Filmde Selim ,oldukça dürüst,iyi bir karakter olarak sunulur.Selim’in hayatı evi ve dükkanı arasındadır.Selim küçük dükkanında kazandığı parayla kıt kanaat geçinmektedir.Bu yüzden parasını idareli kullanan,ailesine de idareyi öğütleyen biridir.Selim daha filmin başında indirim isteyen bir müşterisine “para kolay mı kazanılıyor sanıyorsunuz “ derken aslında yaşadığı sıkıntıları özetliyor.Buna rağmen yine de dürüstlüğünden ödün vermeyen bir karakter olduğunu yönetmen diğer bir sahnede vurguluyor.Parkta kendi kızı diğer çocuklarla birlikte 100 dolar buluyor diğer çocukların anneleri parayı üçe bölelim derken Selim o parayı istemiyor.Hikaye içinde Selim’in dönüşümü ise bir taksiye binmesiyle başlar.Selim bindiği takside çanta dolusu dolar bulur.Parayı taksiye Selim binmeden önce taksiden inen adam unutmuştur.Selim parayı görünce panikler.İlk şoktan sonra taksiden iner ve parayı unutan adamı bulmaya çalışır.Selim elinde paralarla kalınca ne yapacağını bilemez bir haldedir.Paranın sahibi sandığı adamın banka veznedarı olduğunu ve paraları çalmış olduğunu bir taksiciden öğrenince sıkıntıları daha da artar.Selim harcayamadığı paraları sürekli bir yerlere saklamak zorunda kalır.Sık sık yerini değiştirir.Selim parayı ilk günlerde hiç harcamaz ve kafasında sürekli olarak paralardan kurtulma isteği vardır.Bir süre sonra Selim paradan yavaş yavaş harcamaya başlar.Ancak bu arada Selim’in psikolojisindeki bozulmalar büyük ayrıntılarla işlenir.Trajedi’ye uygun olarak yönetmen olaylara değil karakterin üzerine yoğunlaşmıştır.Selim’in kendini çaresiz hissettiği dramatik halleri sık sık yansıtılır.Selim’in eski hallerinden farklı olduğunu karısı ve çevresindeki diğer karakterler de fark eder.Paraları harcadıkça Selim’in huzursuzluğu daha da artar.Selim dalgın ve duyarsızdır.Filmin başında naif ve oldukça iyi bir karakter olarak sunulan Selim yanlış hareketleri neticesinde yaşadığı bunalımlarla eylemlerinde farklılaşır.Selim özünde iyi bir insandır fakat zaaflarına yenik düşmüştür ve ahlakdışı davranışlara sürüklenmiştir.Filmin başında çizilen Selim karakteri yapmayacağı şeyleri yapmaya başlar.Yanında çalışan çırağı kovup,dükkanını soyan kişi olarak o çırağı ele vermesi,gece kulüplerinde para harcaması,ezan okunurken yanına gelen kediye tekme atması gibi.Selim bir yandan kendi içinde hesaplaşırken bir yandan parayı harcamaya devam eder.Parayı bulduktan sonra yemek yediği mekan değişir,eve yeni eşyalar ,karısına hediyeler alır,ev ve araba almak için planlar yapar.Paraları harcadıkça kendini daha da suçlu hisseder.Bu arada nerde bir polis görse oradan uzaklaşır.Korkuları artmıştır,kendinin takip edildiğini hisseder.Hatta dükkana silahlı soygun yapılır ancak Selim korkudan polise gidemez.Selim içinde yaşadığı çatışmalardan bir an uzaklaşmak için karısı ve kızını alarak şehir dışına çıkar.Gidecekleri yer sadece trajedi türünde değil birçok filmde de rahatlama amacıyla gidilen deniz kıyısıdır.Ama bu kısa tatil Selim ve ailesi için işkenceye dönüşür.Gazetede veznedarın intihar haberini okuyan Selim hemen dönmek ister.Bu noktadan sonra Selim için işler daha da zorlaşır.Selim vicdanıyla kaşı karşıya kalmıştır. Selim daha filmin başında takıntılı bir karakter olarak özetlenmiştir.Sürekli hesap kitap yapan aldığı verdiği parayı deftere yazan bir karakter.Parayı bulduktan sonra da takıntıları anlatılır.Bulduğu paranın hırsız veznedara ait olup olmadığını anlamak için paraları büyük bir titizlikle sayar.Küçük bir insanın hikayesini anlatan film büyük parayla insanın dürüstlüğünü yitirişini karakter üzerinden giderek son derece basit bir dille ve türün genel normları içinde aktarıyor. Karakter aslında dürüstlüğünü yitirerek sistemi karşısına alan bir hareket yapıyor ve cezalandırılması gerekiyor.Nitekim Selim karakteri kendi sonunu hazırlayacak ve filmin sonunda intihar edecektir.Trajedi türünün en belirgin özelliklerinden birisi yanlış işler yapan karakterlerin yaptıkları davranışların toplum tarafından kabul görmemesi nedeniyle filmin sonunda cezalandırılması.Yani öldürülmesi; bu ölüm maddi olmayıp manevi de olabilir.Bu da film boyunca ana karakterin gerilimleri,sıkıntıları,bunalımları sonucunda seyircinin duygularının doruğa ulaştığı noktada katharsisi sağlar. Aristo estetiğinden beri trajedi katharsis üzerine kuruludur.
Selim’in ölümü çok ani gelişir; ailesi ada’ya gider ve Selim de onların arkasından cebinde paralarla çıkmak üzereyken ona sürekli askıntı olan alt komşu gelir.Bu kez Selim beklenmedik bir şekilde kadını yatağa atar.Kadınla sevişmeye başlayınca kapı açılır.Gelenler Selim’in karısı,babası ve kızıdır,Vapuru kaçırmışlardır.Selim kendisini o halde gören ailesinin gözleri önünde balkona çıkar ve kendini aşağı bırakır.
Bu noktada Selim karakteri “büyük günah” işlemiştir.Karısını aldatmıştır.Aslında karakterin çöküşüne giden yolun doruk noktası burasıdır.Zaten paralarla bambaşka bir insan haline dönüşen Selim son hareketiyle sanki kendi ölümünü hazırlamış gibidir.İzleyici film boyunca Selim’in buhranlarına,sıkıntılarına bu noktaya kadar ortak olmuştur,gerginliği yaşamıştır.Final sahnesinde gelen bu ölüm izleyicinin katharsise ulaşmasını sağlar.
2008
Bu yazı An Kültür Sanat Dergisimde yayımlanmıştır.

5 yorum:

  1. Tragedyalar, karakterlere değil olaylara odaklanırlar. Olayların birbirlerine sebep olacak bütünlüğe sebep olması gerekir. Karakter ile ilgili gözetilen, tutarlılık, uyumluluk ve erdemlilik gibi yasalar da öyküye hizmet içindir.
    bakınız: Aristotales Poetika

    Filmde Selim karakteri, alt komşu Nihal'i yatağa atmaz, diyonizyak olanın apollonik olana galip gelmesi sonucu hazza teslim olur ve Nihal'e tecavüz eder. Kral arketipinin gölgesinin varabileceği yeri görürüz burada.
    Ayrıca tarihsel olarak Aristo estetiğinden beri diye bir şey yoktur, Aristotales Poetikasında Antik Yunan Tragedyalarından örneklere yer vermiş, neyin başarılı ( tragedya için acıma ve merhamet duygusu uyandırması ve bütünlüğe sahip olması bakımından etkili) neyin başarız olduğunu açıklamış ve örneklerden yola çıkarak kurallar geliştirmiştir.

    Bir şey yazıp, internette yayınlıyorsunuz. Buna bir de eleştiri diyorsunuz ama yatağa atmak gibi amiyane tabirler, naifin, dramatiğin kelime anlamı olarak yanlış kullanımlarıyla dolu bir yazı yazıyorsunuz. Genç sinema öğrencileri de google'da konu aratıp sizin kaynağınıza erişiyorlar, lütfen biraz daha dikkatli olun.
    İyi sabahlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sebep demişim iki kere, biri sahip olacak*

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Blogu çok uzun zamandır kullanmadığım için yorumunuzu yeni fark ettim.zaten başarılı bir blogger olsaydım herhalde daha fazla zaman ayırırdım bu işe.
    yazıya gelince;öğrenci olduğum yıllardan kalma bir yazı.yaklaşık 7 yıl önce buraya yüklemişim.çokça eksiklikler içerdiğinin de farkındayım.öğrencilik yıllarıma ait "tür eleştirisi" dersi kapsamında ödev olarak da verdiğim bir dökümandan çıkarılan özettir.bu yazıya eleştiri demem de bundandır.çünkü eleştiri dersinin formatında hazırlanmıştır.bunun dışında birçok yanlış okumalar içerdiğini bugün ben de görmekteyim.fakat bu film -her ne kadar siz tragedya bağı kuramasanız da- sinema türleri içerisinde "trajedi" türüne girmektedir.başından sonuna karakterin geçirdiği tüm aşamalar bu durumu desteklemektedir.yazıda karakterin(ethos) öyküden (mythos) daha ön planda olduğuna dair bir düşüncem yok.burada aslolan öyküdür.fakat baş karakterin etkisi de hikayenin yadsınamayacak tarafıdır.karakterin derinlemesine işlenmiş olması bu filmi trajedi türünden ayırmak için yeterli bir gerekçe değildir.
    haliyle öyküyü ,çatışmayı ortaya çıkaran bir olay olacak ki karakter de hikaye içerisinde yer edinebilsin.film öyküsündeki çatışmadan tutun da izleyiciyi katharsise ulaştırmasına kadarki tüm öğeler yönetmen tarafından bilinçli bir şekilde kurulmuştur bu filmde.ve "klasik anlatı" dediğimiz tanıma birebir uymaktadır.
    parantez içindeki "trajedik" kısmını tırnak içine almalıymışım.çünkü o tamamen başlığa farklılık katma amacıyla öyle yazıldı.amiyane kullanımlarımı yadırgamanızı anlayabiliyorum.fakat bunda da amacımın Selim karakterinin kafasındaki düşüncenin tezahürünü ortaya koymak olduğunu belirteyim.
    eleştirileriniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil